CİDELİLER
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

CİDELİLER

SÖZDE DEĞİL ÖZDE DOSTLUK CİDELİLERİN BULUŞMA NOKTASI
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ORUÇ TUTMANIN ANLAMI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ASİCİDELİ
Admin
ASİCİDELİ


Mesaj Sayısı : 1271
Kayıt tarihi : 18/06/08
Yaş : 53
Nerden : KADIKÖY

ORUÇ TUTMANIN ANLAMI Empty
MesajKonu: ORUÇ TUTMANIN ANLAMI   ORUÇ TUTMANIN ANLAMI I_icon_minitimeCuma Eyl. 12, 2008 11:06 am

Oruç Tutmanın Anlamı
<table width=560><tr><td class=TEXT1 style="PADDING-RIGHT: 10px" colSpan=2>Ramazan ayının Kur`an-ı Kerim ile irtibatı, onun kutsal bir ay olmasının en önemli nedenlerinden biridir. Ramazan`ın kutsallığında bir diğer önemli neden de Oruçtur. Fıkhi bakımdan: "Müslüman ferdin, fecrin ağarmasından, güneşin batımına kadar yeme, içme ve cinsi münasebetten uzak durmasına oruç" denir. Fakat insanın gıdalardan ve şehevi arzularından, belirli bir süre için uzak tutulmasının amacı nedir? Değişik bir şekilde sorarsak, neden belirli bir süre için yeme, içme ve şehvetten uzak durmak bir ibadet olarak dinimizce emredilmiştir? Esasen ibadetlerle ilgili alanlardaki bu tür sorular illet (nedensellik) açısından, gereksiz ve sorgulanamaz alana müdahale olarak görülmüştür. İbadetlerle ilgili hükümler sorgulanamaz olarak değerlendirilmiştir. Bunlara teabbüdi hükümler denir. Örnek vermek gerekirse bir kimsenin namaza neden tekbirle başlanıyor, neden ruku ve secdeler yapılıyor veya oruç neden ramazan ayında tutuluyor vb. sorular sorması, dinen anlam ifade etmez. Bunlar sınırları Şâri (Allah) tarafından belirlenmiş ibadetler alanının konularıdır ve bu sınırları belirlemek hususunda hiç kimse Şâri`yi sorgulayamaz.

Ancak illetin (nedensellik) dışında bir de hikmetler vardır. İllet ile hikmet arasındaki farkın ne olduğuna gelince; bir örnekle açıklayayım. Orucun farz olmasının illeti ramazan ayının başlamasıdır. Orucun farz olmasının hikmeti ise, oruç sayesinde insanın maddi eğitimi, madde ile bağlılığı, maddeden (mal, eşya vs.) yoksun olan kimselerin halini anlamasıdır.
İnsanların hikmetleri bilmesi, o hikmetleri gerçekleştirebilmek için gayret sarf etmeleri açısından faydalıdır. İşte yukarıdaki soru, yani neden insanların belirli bir süre için gıdalanmaktan ve şehevi arzularından uzak tutulması bir ibadettir sorusu, orucun hikmetiyle ilgili bir sorudur. O nedenle cevaplanması insanlar için fayda sağlar.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi orucun hikmetleri başta insanın nefsinin dizginlenmesi, maliki gözüktüğü dünyalıkların (ev, araba, yiyecek-içecekler, hanımı, hatta kendi vücudu vs.) aslında gerçek sahibinin Allah Teala olduğunu bilmesidir. Orucun hikmetlerinden biri de fakir fukaranın yaşadıkları şartları, bütün Müslümanların öğrenmesidir. İşte bu hikmetlere binaen oruç ibadeti farz kılınmış, Müslüman ferdin, toplumu meydana getiren kesimlerden biri olan fakirlerin halini anlaması ve kendisinin sahibi gözüktüğü hiçbir şeyin esasen ona ait olmadığını kavramasıdır.
Gerçekten de hiç birimiz ne kaşımızı, ne gözümüzü, ne elimizi, ne ayağımızı kendimiz satın almış değiliz. Bunlar bize Allah tarafından bahşedilmiş nimetlerdir. Bunun gibi, dünyada sahip olduğumuz her ne varsa, onları çalışarak kazanmış, paramızla satın almış bile olsak, gerçekte hiçbir bizim değildir. Öyle olsaydı onların da ölenlerle birlikte gitmesi gerekirdi. Halbuki ölen bir kimse kabre sadece bir bez parçasına sarılarak konmaktadır.
Bu noktada bir hikaye konuyu anlamamızı, daha derinden kavramamızı sağlayacaktır. Bir adam ölmeden önce oğluna, öldüğü zaman çoraplarıyla gömülmesini vasiyet eder. Nihayet öldüğü zaman, oğlu babasının bu vasiyetini cenazesini yıkayan imama bildirir. İmam buna karşı çıkarsa da oğlu çok ısrar eder. Bunun üzerine Müftüye durumu sorarlar. O da böyle bir şeyin mümkün olamayacağını bildirir. Nihayet tartışmaların sonunda adamın çorapla gömülemeyeceğini oğlu ikna edilir. Cenaze gömüldükten sonra, çocuğun annesi, babasının defn merasiminden sonra verilmek üzere bir mektup bıraktığını söyler. Çocuk heyecanla mektubu açar. Şöyle yazmaktadır: Oğlum, görüyorsun ki bir çorapla bile gömülmem mümkün değil. Bu dünyada kazandığımız hiçbir şey bizimle öte dünyaya gitmiyor. O halde dünyaya bağlanma, her ne kazandıysan, o seni terk edecek.
Kıssadan hisse, oruç bize bu dünyanın geçici bir mekan olduğunu bildiren, en önemli ibadettir.
Oruç tutmanın bir diğer anlamı da kişinin nefsine hakim olması eğitimini vermesidir. Yani bedeni gıdalardan ve şehvetten mahrum kılmak, orucun bir gereği ise, kişinin nefsini gıdalandıracak şeylerden uzak durması bir başka gereğidir. İnsanın nefsi sadece maddi gıdalarla gıdalanmaz. Onun bir takım manevi gıdaları da vardır. Mesela gazaplanmak, kötü söz söylemek, hakaret etmek, gözü haramdan sakınmamak bunlar hep nefsin manevi gıdalarıdır. Dolayısıyla oruçta bu gıdalardan da uzak durmamız gerekir.
Mutasavvıflar orucu şöyle sınıflandırırlar: Bedenin orucu, yeme-içme ve şehvetten uzak durmaktır. Dilin orucu kötü sözden uzak durmaktır. Gözün orucu harama bakmaktan uzak durmaktır. Ayağın orucu, haram işlenen yerlerden uzak durmaktır. Elin orucu harama uzanmaktan uzak durmaktır. Kulağın orucu kötü söz işitmekten uzak durmaktır.
Bu ölçüye göre kendimizi bir yoklayalım, oruç tutuyor muyuz?
</TD></TR></TABLE>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cideliler.yetkinforum.com
 
ORUÇ TUTMANIN ANLAMI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
CİDELİLER :: İSLAM :: BİLİNMESİ GEREKEN DİNİ KONULAR-
Buraya geçin: