CİDELİLER
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

CİDELİLER

SÖZDE DEĞİL ÖZDE DOSTLUK CİDELİLERİN BULUŞMA NOKTASI
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 TATİLE AMA NEREYE

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ASİCİDELİ
Admin
ASİCİDELİ


Mesaj Sayısı : 1271
Kayıt tarihi : 18/06/08
Yaş : 53
Nerden : KADIKÖY

TATİLE AMA NEREYE Empty
MesajKonu: TATİLE AMA NEREYE   TATİLE AMA NEREYE I_icon_minitimePerş. Ağus. 07, 2008 10:53 am

Tatile ama nereye!
<table width=535><tr><td class=TEXT1 style="PADDING-RIGHT: 10px" colSpan=2>Yaz tatili köyden kente göç ile bizim hayatımızdaki yerini alan, bir yıllık çalışma sonucu alışık olduğunuz ortamdan uzaklaşarak yorgun beyninizi ve vücudunuzu dinlendirmenin, bu arada yeni yerler gezip görerek, yeni insanlarla da tanışmanın bir aracıdır.
Bundan yıllar önce çalıştığımız kurumun hizmet içi eğitimi için memuriyete yeni başlayan arkadaşlarla bir salonda toplanmıştık, rutin program bitmiş, sohbet havasına girerek yeni arkadaşlara kendilerini tanımaya yönelik sorular sormaya başlamıştık. Gençlerden birisi karşı bir soruyu bana yöneltti” abi siz Tosyalıydınız değilmi” dedi. Ben evet cevabını verince ikinci bir soru geldi ” Dipsiz Göl’ü bilirmisiniz?”. Soruyu duyunca kulaklarıma kadar kızardığımı hissettim, ben ne yazık ki o yaşıma kadar Dipsiz Göl’e hiç gitmemiştim. Yalan söyledim, evet ben yalan söyledim ve “ evet bilirim, bizim köyümüze yakındır” cevabını verirken mahcubiyetim daha da artmış ve yalandan mı, yoksa kendi memleketini bilmemekten mi veya her ikisinden mi anlamadım ama utanmıştım.
Bu utancı bir daha yaşamamak için hemen her fırsatta Tosya başta olmak üzere Kastamonu’nun tarihi ve doğal güzelliklerini ezberlemek, evet ezberlemek için her yıl yaz tatilimin en az bir haftasın da memleketi gezerim. Bu yılda öyle oldu.
Bu yıl beni en çok etkileyen Pınarbaşı ilçemiz oldu, yapılan programın dışına çıkarak orda iki gece kaldık.
Oldukça keyifli bir yolculuktan sonra ilçeye girdik, ilçeye girişte nüfusta 2300 yazdığını görünce hayal kırıklığı yaşayacağımıza dair tahminlere başlamıştık bile, ama bizi ilk yanıltan “Paşa Konağı” oldu. Dışarıdan bakınca bizim otantik evlerimizden oldukça büyük birisini restore ederek turizme açmışlar.
Arkasından oldukça mütevazi iki veya üç katlı evlerden oluşan merkeze geldiğimizde bizi sonradan çok etkileyecek bir parkı ****** Parkı’nı gördük, üstünde Hükümet Konağı, yanında Belediye Başkanlığı binası ile etrafında lokantalar, marketler, manavlar vardı. Arabadan inip Belediye binasına doğru giderken bizim insanımızın sıcaklığını bir kez daha teyit eder nitelikte hemen herkes hoş geldiniz diyerek elini uzatıyordu. Bekliyordum ama bu kadarını değil doğrusu.
Belediye Başkanı makamındaydı, bize kalacağımız yer konusunda detaylı bilgi verdikten sonra günü değerlendirmek için ilçeye çok yakın olan “Horma Kanyonu”nu gün batımından önce gezmemizi, ertesi gün ilk önce “Valla Kanyonu”na, öğleden sonra da “Ilıca Şelalesi”ne gitmemizi önerdi.
Dediği gibi otele yerleştikten sonra 3km mesafedeki Horma Kanyonu’na gittik, suyun sabırla taş üzerinde işlediği marifetli işçiliğini hayranlıkla izledik, fotoğrafladık, ayakkabılarımızı çıkartıp ayaklarımızı suya sokarak serinliğini iliklerimize kadar hissettik. Doymak ne mümkün, yaklaşık dört saatlik bir zaman diliminden sonra tamamen ağaçtan yapılmış köy evlerinin, samanlıkların arasından tertemiz bir hava ve muhteşem bir yeşillikler içerisindeki yoldan otele döndük.
Gece oldukça serin ve alışılmışın dışında sivrisineksiz bir uykudan sonra sabah kahvaltısını yaparak yola koyulduk, ilçeye 26 km mesafedeki Valla Kanyonu’nu görmek üzere yola çıktık. Yemyeşil vadilerden geçtik, orman içerisinde çeşme başlarında molalar verdik, yol kenarındaki köylerden ikram edilen ayranları içerek yola yaya olarak devam edeceğimiz patikaya geldik. Orman içerisinde sağ tarafı uçurum, sol tarafı sık ağaçlık yaklaşık 25 dakikalık yeşilden oluşan, gökyüzünü görmekte zorlandığımız bir koridorda yürüdük. Patika sona ermiş önümüzde taşlık yol başlamıştı. Taşlık yolun sonuna geldiğimizde sağımızda ve solumuzda oldukça derin, korkutucu ve iyi ki gelmişiz dedirten bir manzara vardı.
Patika boyunca alınan güvenlik önlemleri burada daha pekiştirilmiş ve kanyonun tamamının rahatça görülebilmesi için zirveye çıkış için etrafı korumalı yapılan çelik merdivenlerden tırmanarak nihayet 1300 metreye yakın zirvedeki geniş yine çelik platforma ulaştık. Fotoğraf makineleri, kameralar hatta cep telefonlarının kameraları bile fırsatı ganimet bilerek çalışmaya başlamıştı. Çekebildiğimiz kadarını çektik, herkes heyecanlanmıştı, yükseklik çok müthiş gibi dururken kanyonun derinliği ise başımızı döndürecek kadar vardı.
Vakit öğleyi geçmişti, dönüş yoluna düşerken yapılan tembih gereği yanımıza aldığımız azıklarımızı patika yoldan çıkmadan yol kenarlarına dinlenme amaçlı konulan bankların birisinin üzerinde açarak yedik.
Aynı yolu yürüyerek geçtikten sonra ilçeye 12 km uzaklıktaki Ilıca Şelalesi’ne doğru yola çıktık, yol kısmen asfalt, kısmen stabilize, ancak her türden arabanın rahatça gidebileceği bir yol.
Tarif üzerine Şelalenin yakınlarındaki açık hava gözleme evine kadar gittikten sonra, arabamızı park edip yine yaklaşık 2km’lik patika yoldan doğal güzellikler arasından suyun mucizevi akışını görmeye gittik. Su on beş metre yükseklikten akarak doğal bir havuz oluşturmuş, pırıl pırıl görüntüsünün altında içindeki balıkları görmeniz mümkün. Dönüşte patikadan ceviz ağaçlarının gölgesine kurulmuş gözleme evine geldik. Kastamonu’da yöresel otantik kıyafetini günlük giymekte olan iki ilçeden birisi olan Pınarbaşılı kadınların yaptığı nefis ve çeşitli gözlemeyi yedikten sonra akşam karanlığında ilçeye döndük.
Bu üç günlük gezi sırasında görüştüğümüz hemşerilerimiz son 10 yılda ilçenin turizm açısından bir patlama yaşadığını, bilinmeyen doğal güzelliklerin doğru tanıtımının yapılarak dünyanın her yerinden turist geldiğini söylediler. Edindiğimiz izlenimlerde bunu doğrular nitelikteydi, 2300 nüfusu olan ilçede 250’ye yakın yatak kapasiteli turistik tesisler olduğunu duyduğumuzda imrendik.
Belediye Başkanı Halil SARIMEŞE, yaptıklarını anlattığında pür dikkat kesildik, İstanbul’a 520km, Ankara’ya 315km uzaklıktaki ilçenin Allahın bir armağanı olan doğal güzellikleri altın bir tepsi içerisinde dünyaya sunuşunun öyküsünü dinledik. Yapılacak çok iş olduğunu, ilçenin kalkınmak için turizmden başka bir şansının olmadığını belirterek yörede üretilen doğal ürünleri de tanıtarak pazar oluşturmaya çalıştıklarını anlattı. Başardıklarını görünce başaracağından kuşkumuz kalmadı. Gezdiğimiz yerlerde sohbet ettiğimiz hemşerilerimizde başkanı teyit edercesine “bundan 10 yıl önce buraları kimse bilmezdi, şimdi Amerikadan, Avrupadan gelenler var” demişlerdi.
İlçenin gece yaşantısında bizi etkileyen ****** Parkı’nda kurulmuş olan iki açık hava sinema perdesi değildi, kokladığınız huzur ve samimiyet ve ailenizle birlikte taciz bakışları, sözleri olmadan oturmanın, çay içmenin keyfiydi. Halk artık turiste alışmış ve bilinçlenmişti, marketler, lokantalar gayet sıcak ve profesyonel davranışlar sergiliyordu. İmrendim…
Şimdi görmeyenleri Pınarbaşı’nı görmeye, görenleri de Kastamonu’nun görmedikleri ilçelerini görmeye davet ediyorum. Bu gezi dönüşlerinde bilgisayarlarının masa üstüne çektikleri resimleri koyarken mesai arkadaşlarına da nefis bir slayt gösterisi yapmayı sakın unutmasınlar.
Haydi bakalım önce kendi bölgemizi tanıyarak ve tanıtarak bilinçli hemşerileri arasına katılalım.</TD></TR></TABLE>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cideliler.yetkinforum.com
 
TATİLE AMA NEREYE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
CİDELİLER :: KASTAMONU İLE İLGİLİ HERŞEY :: KASTAMONU VE İLÇELERİNİN TANITIMLARI VE RESİMLERİ-
Buraya geçin: