ASİCİDELİ Admin
Mesaj Sayısı : 1271 Kayıt tarihi : 18/06/08 Yaş : 53 Nerden : KADIKÖY
| Konu: DOĞMAMIŞ MEHMETİN HİKAYESİ Cuma Ağus. 08, 2008 11:44 am | |
| |
<table width=535><tr><td class=TEXT1 style="PADDING-RIGHT: 10px" colSpan=2>Henüz doğmamış Mehmet’in hikayesidir bu. Ahmetler, Hüseyinler okuyup ibret alsın diye… Bir çocuk gelir dünyaya 2008 yılında. Yoksul bir ailenin en küçük çocuğudur Mehmet. Birkaç lira için didinip duran bir çiftçidir babası. Daha küçücükken sağlıksız ortam nedeniyle hastalanır ardı ardına. Köy yerinde doktor bulunmaz, şehre gitmeye de güç yetmez. Hastalıklarla büyür yavaş yavaş. İlkokul çağına geldiğinde zor bela kaydolmuştur köy okuluna. Eğitim gördüğü okuldaki öğretmeni hem okul müdürü, hem öğretmen, hem de hademedir. Mehmet henüz birinci sınıfta üçüncü sınıf öğrencileriyle ders görmeye başlar. Hiç olur mu öyle şey demeyin, burası Türki ye… İlkokul yıllarında her çocuk gibi doktor olmayı ister O’da. Annesini o daha dilinin bile dönmediği hastalıktan kurtarmayı… Ama o şartlarda bırakın doktor olmayı, okumayı bile zorla söker dördüncü sınıf sonuna geldiğinde. Oysa hayalleri vardır Mehmet’in, hedefleri vardır. Büyüdükçe sıkıntıları da artar. Babası okulu bırakıp kendisine yardımcı olmasını ister. Bu baskıların arasında bir de okul ile uğraşır. Okuldan döndüğünde yığınla iş bekler O’nu. O yoğun tempoya dayanamaz ve okulu bırakmak zorunda kalır. Zaten annesinin hastalığı da ilerlemiştir. Gün gelir bir hükümet çoğu sektör gibi çiftçiliği de öldürür… Artık üretmek yok, küreselleştik ya(!) İthalat der, ihracat der, kısacası yiyeceğiz! Der birileri. Çaresizdir; şehre göçedip çalışacaktır henüz on beşinde. Zor bela bir iş bulur ve çalışmaya başlar. Evde babadan, okulda öğretmenden işittiği azarlar yetmezmiş gibi şimdi de usta bağırır dur ur. Bu arada bir kıza aşık olur Mehmet. Kızın babası istemez O’nu. Çıraktır ya… Mehmet dayanamaz kaçırır kızı, ama parası yoktur. Henüz on sekizindedir, çaresizdir. Yirmi yaşına bastığında askerde bulur kendini, gah Yüksekova’da, gah Dağlıca’da. Karşısında terör örgütü, başında da bir komutan vardır Mehmet’in. Bir çatışmadan diğerine, bir diğerine… Mehmet şanslı hisseder yine de kendini bir bacağını kaybettiği için, hele de arkadaşlarını bir bir ölüme uğurlamışken. ‘’O mayın’’ der durur hep, ‘’O mayın…’’ Askerden döndüğünde iş bulamaz. Sağlam adama iş vermeyen devlet bacağı olmayana iş verir mi hiç? Bir umut der, bir umut… Taşı toprağı altınmış, karısını ve çocuğunu ardında bırakıp gider İstanbul’a. Yine işsizdir, umutları tükenmiştir, vazgeçmiştir artık. Boşuna mıydı onca çatışma? Uğruna bacağını, hatta bir çok arkadaşının canını feda ettiği bu devlet bi r türlü gülmez yüzüne Mehmet’in. Ve onca çatışmada, vuruşmada yenilmeyen Mehmet, İstanbul ortasında aynı acımasız ellerce patlatılan bir bombaya yenilmiştir. Çocuğunu yetim, karısını dul bırakıp dünyadan göç etmiştir. Bu hikaye Türkiye’de hiçbir zaman bitmez. Nice Mehmetler, Ahmetler yaşar açlığın, sefaletin pençesinde, sonra da bir hiç uğruna ölür gider. İsmi geçer bir iki kez küçük puntolarla gazetelerde, yine unutulur gider. Yine nice Mehmetler, Ahmetler, Hüseyinler doğar… Yine nice Mehmetler, Ahmetler, Hüseyinler ölür… İyisi mi Mehmet sen hiç doğma… Daha ayrılmadan, sen yine kavuş Allah’ına… </TD></TR></TABLE> |
| |
|
şehrazat
Mesaj Sayısı : 112 Kayıt tarihi : 09/08/08 Yaş : 50 Nerden : istanbul
| Konu: Geri: DOĞMAMIŞ MEHMETİN HİKAYESİ Ptsi Ağus. 11, 2008 2:43 pm | |
| çok güzel asi ellerine sağlık | |
|