ÇATALZEYTİN GÜLLÜSU KAYALIKLARI

Konu: ÇATALZEYTİN GÜLLÜSU KAYALIKLARI Ptsi Kas. 02, 2009 3:24 pm

Cebrail KELEŞ
Çatalzeytin-Güllüsu Kayalıkları
<table width=560><tr><td class=TEXT1 style="PADDING-RIGHT: 10px" colSpan=2> Türkeli’ndeyim. Mevsimlerden Sonbahar, aylardan ekimin ortası hava ne çok sıcak ne çok soğuk tam gezi mevsimi. Dağlarda ağaçların renkleri yeşilden, sarıya, kahverengiye dönmüş bile. Her esen yel birkaç yaprağı daha toprakla buluşturuyor. Türkeli’den Çatalzeytin’e doğru yola çıkıyorum. Yolu nasıl anlatsam ki, Bir yanım masmavi deniz, bir yanım yemyeşil orman. Zaman zaman yol denizle kucaklaşacakken, yükselip ormanın koynunda kayboluveriyor. Yok, böyle bir güzellik. Yolda sağ yanıma bakıyor Karadeniz’in dalgalara yüklediği türküleri dinliyorum. Bembeyaz köpükler şeklinde kıyıya vurdukça söylenen. Sol yanıma baktığımda ise, Kayınlardan, karaağaçlardan, fındıklardan, incirlerden oluşan bir koronun fısıltıyla söylediği hüzünlü bir sonbahar şarkısını dinliyorum. Çatalzeytin Türkeli arası 10 km. Mesafe fazla değil. Yol dar ama manzara eşsiz. O yüzden gitmeye görmeye değer. İki ilçenin tam ortasında bir yerde ise Güllüsu Kayalıkları var. Kayalıkların hemen yanı başında da bir lokanta var. Güllüsu Aile Balık lokantası. Sahibi Rahmi YALÇIN eski bir balıkçı reisiymiş. Yüzü güleç babacan biri. Çocuklarıyla birlikte tam bir aile işletmesi şeklinde çalışıyorlar. Bir oğul balığı tutuyor, biri pişiriyor. Lokanta iki katlı, denizin hemen kıyısında, dalgaların sesini çok rahat duyabiliyorsunuz. Rahmi Reise Bu mevsimde hangi balıklar var ne yiyelim diyorum. Lokantanın aşçıbaşısı ve aynı zamanda Rahmi Ustanın oğlu Sinan’ı çağırıyor Ustamız anlatsın diyor. O’da anlatıyor. -Öncelikle kalkanı tavsiye ederim. Sonra lüfer ve çinakopu. Arzu ederseniz mezgit, barbun hamsi ve palamutta yapabiliriz diyor. Balıkları ısmarlayıp Rahmi Reisle konuşuyoruz. Eskiden bu civarın tüm tekneleri buraya gelirdi diyor. Sonraları Çatalzeytin ve Türkeli’ye yapılan limanlara gitti gemiler diye anlatıyor. Gözümüz Sinan Ustanın getireceği tabakta. Oysa oturduğumuz yer bir harika. Deniz elimizi uzatsak tutacağımız yakınlıkta, akşam güneşinin aydınlattığı Türkeli ise harika bir tablo gibi karşımızda. Denizin hemen kıyısında ise birkaç ufak tekne balık avlıyorlar. O teknelerde olup ta olta sallamayı ne çok isterdim. Nihayet Sinan Usta balıkları getirdi. Sıcak taze balıkları kılçığıyla yedim.! Yemekten sonra parmaklarımı kontrol etmek zorunda kaldım arada onlardan birini de götürdüm mü diye. Bu kadar taze bir balık, bu kadar güzel bir manzara karşısında yenirse ne olur. Unutulmaz olur. Peki, fiyat nedir. Balık+salata+bir bardak kola 10TL.Ama Kalkan ve lüfer farklı oluyor 15TL. Yemeği o kadar çok yemişim ki eritmek için dışarıya çıkıp kısa bir yürüyüş yapmak istedim. Dışarıda hemen yakınımızda beni mükemmel bir görüntü bekliyordu. Denizin içinde tabakalı kayaların oluşturduğu bir sıra küçük adacık görünüyor, nefes kesici bir güzellikle inci tanesi gibi dizilmişler. Kayalığın yanına oturdum. Denizin üstünden gelen esintiyi, dalgaları, kuşları izliyorum, Bir araç durdu. İki delikanlı geldi. Cep telefonlarıyla birbirlerini fotoğraflarken dayanamadım. -Gençler durun bakalım şöyle sizi ben fotoğraflarım dedim. Almanya’da çalışıyorlarmış. İzin bitti eve dönüyoruz dediler. e-maille yollarım ben fotolarınızı, Yolunuz açık olsun gençler dikkatli olun deyip uğurladım. Güllüsu kayalıkları adını buranın çok güzel sularından almış. Gül gibi suları olan yer anlamında. Sonra düşündüm, Bembeyaz köpüklerini Çatalzeytin Sahiline götüren denizi, Özgürce uçuşan martıları, Her türlü ağacın her renkten oluşan cümbüşünü, Rüzgârı, bulutları, tekneleri Off ne desem ki, İnsan buralarda ya şair olur ya ressam. </TD></TR></TABLE>

kastamonupostası
ALINTIDIR