KASTAMONUDAKİ 5 BİN ERNENİNİN TORUNLARI NEREDE

Kastamonu`daki 5 bin Ermeni`nin torunları nerede?
	Türk Hâriciyesi, dolayısıyla Türkiye bir tuzağın içinde debelenip duruyor.
İşin acıklı yanı tuzağı kuran da yine bizzat kendisi. Bu tuzak Ankara`nın son yıllardaki fevkalâde başarılı dış politikasına ilâveten varlığını tehdîd eden bir ferâsetsizlik âbidesi. Önce 1915`den 1973`e tam 58 yıl meseleyi yok sayıyorsunuz. Sonra diplomatlarınız sapır sapır şehîd edilmeye başlayınca `Ama 1915`de onlar başladı!` terânesiyle kendinizi gülünç ediyorsunuz. Sonra `600.000 kişi değil 50.000 kişiydi.` şeklinde başlayıp hâlen `Ama birbuçuk milyon değil altıyüzbindi.` noktasına geliyorsunuz ve bir yandan da `Bu bir soykırımdı.` cümlesini biraz erken telaffuz edenleri kaale almazken sonradan bu iddiaya katılanlara posta koyuyorsunuz. Ayrıca her 24 Nisan günü yaklaşırken sar`a nöbetleri geçirip 25 Nisan oldu mu onbir aylığına tekrar uykuya yatıyorsunuz. Büyük devlet olma iddiasındaki bir devlet için biraz entipüfden bir tavır değil mi sizce? Bakınız 95 senede vardığınız nokta `Elli bin miydi, altıyüzbin mi, yoksa birbuçuk milyon mu?` ile filanca parlamentodan `sâdece tek bir oyla` geçmiş bulunması sefâletine dayandı. Sayısal bir oyun! Geliniz ben size başka bir `sayısal oyun` göstereyim: Prof. Cem Behar`Osmanlı İmparatorluğu`nun ve Türkiye`nin Nüfûsu, 1500-1927` adlı o kapsamlı eserinde 1905/1906 Sayımı`na göre Ermeni nüfûsunu, 547 526`sı kadın 484 182`si erkek olmak üzere toplam 1.031.708 kişi olarak veriyor ama o zamanlar Arnavutluk, Makedonya, Kuzey Yunanistan, Libya ve bütün Arab Yarımadası da Türkiye`ye dâhil. Yâni meselâ Haleb`deki 64 358 Ermeni vs. de bu yekûn içinde. Ama onları bir yana bıraksanız bile meselâ Edirne`deki 26 144 Ermeni`nin evlâdlarıyla yine meselâ Sivas`daki 144 056 Ermeninin yâhut Konya`daki 15 537, Kastamonu`daki 5 179 veyâ Bursa`daki 77 865 Ermeninin torunları nerede? Ne oldu Elazığ`daki 67 512 Ermeninin sulbüne? Trabzon`daki 50 055 Ermeni dalgalara mı kapıldı? İstanbul`da bugün zar zor 70 000 Ermeni yaşıyor. O sıralar 59 963 kişiymişler. İstanbul`un toplam nüfûsu 782 227. Hadi, Erzurum`daki Ruslarla işbirliği ediyordu. Peki Konya`daki, Edirne`deki Kastamonu`daki de mi? Diasporadaki militan sayıyı elbet yükseltecek. Beş altı yıl sonra iki milyon diyecek. İlk kez 1980`lerde deneyip tutturamadılar. Bırakalım ellibin mi birbuçuk milyon mu faslını da şu sualin cevâbını arayalım: Farz-ı muhâl beşyüz Ermeni olsaydı `fasa-fiso kalemi`ne mi girecekdi? `Ama onlar da iki milyon Türkle Kürdü öldürdü!` diyorsanız önce oturup meselenin özünü konuşalım da `cesed hesâbı`nı sonra yaparız. `Tek oy` meselesine gelince, ben Stokholm`deki o Kürd parlamenter hanımın `soykırım` yönünde oy kullanmasına sitem dahî etmiyorum. Bir `Siyah` Kürd olarak Van`da Jandarmadan tokat yiyeceğine bir `Beyaz` Kürd, örneğin bir Cihad Baban`ın, bir Kâmran İnan`ın kerîmesi sıfatıyla Baylan`da `mousse au chocolat` yeseydi muhtemelen red oyu verirdi. Ama asıl soru, biz kaderimizi hep böyle `tek` bir oylara yâhut bilmem ne lobisinin inâyetine mi bağlayacağız? Biri çıkıp `Ulan Odun Kafalılar, problemlerinizi hep üçüncü şahıslara havâle edeceğinize bir kere de kendiniz çözmeyi deneseniz günaha mı girersiniz?` dese ne cevab verirdik ki? Yağmur Atsız/Star Gazete KP ALINTIDIR