ASİCİDELİ Admin
Mesaj Sayısı : 1271 Kayıt tarihi : 18/06/08 Yaş : 53 Nerden : KADIKÖY
| Konu: CİDELİMİSİN HEMŞERİM Salı Haz. 24, 2008 5:46 pm | |
| |
<table width=535><tr><td class=TEXT1 style="PADDING-RIGHT: 10px" colSpan=2>YAZININ FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN... İzmir’den bir fotoğrafçı dostum,bana yazarı tarafından imzalı bir kitap yollamış.Çok sevindim.Bende O’na Kastamonu’nun simgesi saydığım el baskısı sofra bezi ve ismini bile çok sevdiğim sarı yazma yolladım. Bir iş dolayısı ile Cide’ye giderken aklımda denizin tuzunun,kokusunun sindiği, insana ferahlık,yaşama sevinci veren canlı renkleri ile hep o sarı yazma vardı.Kastamonu –Cide arası 148 km. oldukça uzak ama yolun müthiş manzarası insana zamanı unutturuyor.Geçen yıl bir yazımda Şenpazar Harmangeriş’te gördüğüm Güllü Çınarı yazmıştım.Bu sefer tam güllerin açma mevsiminde olduğumuzdan tekrar ziyaret ettim.Evet onlarca metre yüksekte,hortumla sulanan çınarın tepesinde zorlukla görünen bir gül olanca güzelliğiyle açmıştı.Hem de kıpkırmızı.Bu gülün yetiştirilmesi için gösterilen azim ve çabaya saygı duyuyor,emeği geçenlere bir doğasever olarak teşekkür ediyorum. Gelelim Cide’ye; “Cide İlçesi Batı Karadeniz Bölümünde Kastamonu İl sınırları içinde yer alan Kastamonu`ya bağlı bir ilçedir. 1868 yılında ilçe olan Cide’nin 85 köyü ve bu köylere bağlı 204 mahallesi bulunmaktadır. İlçede belediyeye bağlı altı mahalle vardır. Cide İstanbul` a (513 km), Kastamonu` ya (148 km) uzaklıktadır. Yerel kıyafetler ulusal ölçekte değerlendirildiğinde özellikle kadın kıyafetlerinde farklılıklar gözlenmektedir. Bu kadın kıyafetinde en belirgin nokta Rıfat Ilgaz’ın şiirlerine ve romanlarına da konu olan Sarı Yazma’dır. Kadınlar başörtüsü olarak kullandıkları sarı renkli bu yazma sembol haline gelmiştir.” 7 Temmuzda yitirdiğimiz Büyük Ozanımızın memleketinde bir kıyı kahvesinde oturmuş yol yorgunluğumuzu demli bir bardak çayla giderip bir yandan da hırçın Karadeniz’in kıyıya bıraktığı bembeyaz köpükleri büyük bir zevkle izlerken yan tarafta bir amcam soruyor. -Cideli misin Hemşerim.. -Keşke diyorum..Bu kadar güzel bir yerden olmak bana mutluluk verirdi ama değilim.Hani Şairimizin Kendini anlattığı bir romanı vardır.Sarı Yazma diye..onda der ki.. “Beni Turistik Otel’e Yenigün Gazetesinin sahibi Kemal ÇUKURKAVAKLI bırakmıştı.Özel arabasıyla adamın bagajı da içi de kendi kitaplarımla tıklım tıklımdı.Giysilerimle,notlarımı içine alan iki küçük bavul,kitap paketleri arasında görünmez olmuştu. Cide’ye bu doğduğum memlekete yıllardan sonra dönüşümü otelin Karadeniz’e bakan lokantasında kutluyorduk.Kemal elindeki rakı bardağını kaldırırken; Hoca! dedi.-Cide gerçekten güzel bir yer.Tam dinlenilecek bir kıyı…Ama yine de kuşkuluyum burada kışı geçirebileceğinden!.. Bardağını dikerken bile gözleri bendeydi.Bu kuşkusunu onaylamamı beklermiş gibi. -Yalnız kışı değil …dedim.Geriye kalan bütün yıllarımı… Gerçekten geriye kalan yıllarını burada geçiren, Büyük Ozanımız Rıfat ILGAZ, 07 Mayıs 1911’de Cide’de doğar Eylül 1917’de ilkokula başlar. Ekim 1923’te Terme’de ilkokulun altıncı sınıfındayken sıtmaya yakalanır. 1924’te ortaokulu ablasının yanında okumak için Kastamonu’ya gider. 27 Temmuz 1927’de, ilk şiiri “Sevgilimin Mezarında” adıyla yayınlanır. Yayımlanan o ilk şiirinden sonra yazı hayatı başlar.Döneminin tüm çalkantılı siyasi hayatında aktif olarak yer alır.Kimi zaman erken kalkan işçilerle “yarenlik” yapar “Kasnağından fırlayan kayışa/ kaptırdın mı kolunu Alişim!/ Daha dün öğle paydosundan önce/ Zileli’nin gitti ayakları./ Yazıldı onun da raporu:/” İhmalden!”...Küçük işler peşinde altmış üç yılını mum satıp kürek çekerek geçiren babasının bir dikili çöpü bile olmayışını söyler. Seferberlik ekmeğiyle büyüdüğünü anlatır.. Öğretmendir Rıfat ILGAZ ama öğrencilerinin ekmek peşinde koştuğu bir okuldadır. “Yoklama defterinden öğrendim sizi/ Benim haylaz çocuklarım!/ Sınıfın en devamsızını/ bir sinema dönüşü tanıdım,/ Koltuğunda satılmamış gazeteler...”) Onun anlattığı çocukların, ayağında sağlam pabucu, sırtında ceketi yoktur. Bundan dolayı sıkılmalarını istemez: “...Ne var bunda sıkılacak/ Utanmak bize düşer çocuğum!/ Eğer çalışmadığın içinse/ Bildiklerin sana yeter,/ Notun önceden verilmiş/ Bilmediğin şahıs zamirleri olsun!” 19 Kasım 1991’de son şiirini yazar. “Elim birine değsin/Isıtayım üşüdüyse/Boşa gitmesin son sıcaklığım” “07 Temmuz 1993’te hayatını kaybeder.” Cide sokaklarında yürürken hava birden kapatıyor.İncecikten bir yağmur başlıyor.İçim ürperiyor.Üşüyorum.Son sıcaklığını boşa gitmesin diye Cide sokaklarına bırakmış Şairimi düşünüyorum.elimi uzatıyorum havaya, Ozanımızın sıcaklığını hissediyor,ısınıyorum.</TD></TR></TABLE> |
| |
|