ASİCİDELİ Admin
Mesaj Sayısı : 1271 Kayıt tarihi : 18/06/08 Yaş : 53 Nerden : KADIKÖY
| Konu: KASTAMONU SESSİZLİĞİNE DAİR DÖRTLEME Cuma Ağus. 22, 2008 1:19 pm | |
| |
<table width=535><tr><td class=TEXT1 style="PADDING-RIGHT: 10px" colSpan=2> -I-
Akıp kokma cimriliği!
Kastamonu susmuştu, susuyordu, susacaktı…
Olay, olgu ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin Kastamonu bir şekilde susuyor, konuşmuyor. Kastamonu bu susma hakkını sonuna kadar kullanan olarak da aslında hayata ve elbette ki kendi hayatına hem yorumsuz hem de kayıtsız kalıyor demektir.
İki açıklaması var bunun.
Bir; aslında tarih boyunca hep bir taşra olmuş ve böyle de kalmış olan Kastamonu’nun ne gelecekten yana ne geçmişten yana ne de durumdan vazife çıkarma adına hayat boyunca hiçbir şey öğrenememesinden ileri gelmesidir.
İkincisi ise, evet hep taşra olagelmiş Kastamonu, “taşra kurnazlığı” ile suya sabuna dokunmanın, bir noktada da içine girdiği kabın şeklini almak ya da alacak olmaktan dolayı duyduğu güven duygusunun eseri olarak susmuş ve kayıtsız kalmıştır.
***
Kastamonu sussun, konuşmasın hiç önemli değil. Susma, sustukça sıra sana da gelecek de değil. Ama bu susmaların sonu Kastamonu’yu Kastamonu’nun yönlendirmediği, yönetmediği, şekillendirmediği gerçeğidir.
Biraz daha açarsak; Kastamonu yaşanan hiçbir şey karşısında kendine ait hiçbir tavır sergilemiyor. Ne akıyor, ne kokuyor. Ve bunu bir meziyetten sayıyor. Eğer gelen “A” derse Kastamonu “A” oluyor, “A” için çabalıyor ya da çalıyormuş gibi yapıyor, kendini “A” ’mış gibi gösteriyor. Bir turizm rüzgarı esiyor, estiriyor Kastamonu haricinde bir yerden; tüm Kastamonu turizmci kesiliyor. Bir sanayi, bir kültür, bir alt yapı rüzgarı estiriliyor yine başkası tarafından bakmışsın Kastamonu sanayici, kültürcü, altyapıcı olmuş çıkmış.
İyi tamam da Kastamonu bunun neresinde. Nerede bu Kastamonu’nun kendi için olan isteği, kendi için asl’olan kendinin bildiği doğrusu, gerçeği, uygunu… Nerede bu Kastamonu’nun kendi için kendinsinin ürettiği fikri, düşüncesi de, bir başkasının yön çizmesine gerek duymaksızın, bir başkasının itelemesi olmaksızın kendisi olacak.
İşte Kastamonu sustukça, işte Kastamonu hayata ve aslında kendi hayatına kayıtsız kaldıkça, kendi geleceğine yorumsuz ve müdahalesiz bakıyor olmaktan başka bir şey yapmıyor olacak.
***
Şimdi bu konuşmamaların ya da susmaların ardında ne kadar çok gevezeliğin, ne kadar çok kelime ve kelamın da olduğunu biliyoruz. Kendince hesabın, kendince çıkarın dört işlemi, basit, kısa vadeli geleceklerin teminat senedine bağlanması üzerine ne çok cümle…
Ya da köşe başlarında kendini başkalarından ayıran ve başkalarını susmak adına eleştirip, “ayı-dayı” ilişkisini yaşatmalarında dolayı kınayan, ama adı ister mahalle baskısı, isterse böyle gelmiş böyle gidercilikten olsa gerek yine başkaları gibi olanlar da mevcut.
Ki onlarda fısıltıları ile susmanın “iyi polisi”ni oynayanlar olup, Kastamonu suskunluğunun derinliğini artırıyorlar sadece.
***
Bunca konuştum, sadece susmak için. Sustum şimdi, çünkü ben de biliyorum ay abey; Gastamonu bu, akma ve kokma konusunda eli sıkıdır biraz!</TD></TR></TABLE> |
| |
|