ASİCİDELİ Admin
Mesaj Sayısı : 1271 Kayıt tarihi : 18/06/08 Yaş : 53 Nerden : KADIKÖY
| Konu: lan bu kastamonu neymiş Salı Ağus. 26, 2008 3:34 pm | |
| |
<table width=535><tr><td class=TEXT1 style="PADDING-RIGHT: 10px" colSpan=2> Lan bu Kastamonu neymiş...
Geçtiğimiz hafta sonu, bir çok Kastamonulu için güzel bir gezinti güzergahı olan Kastamonu- Yaralıgöz- Çatalzeytin –İnebolu –Kastamonu yolunda günü birlik bir seyahatimiz oldu. Doğup büyümek ve sırasında Kastamonu’da geçirdiğim 20 sene bir yana bırakılırsa, İstanbul’dan her gelişimde yeniden keşfettiklerimi ifade eden tek bir cümle olurdu sanırım. “Lan bu Kastamonu neymiş...”
Hadi gel özümüze geri dönelim...
Uzunca bir aradan sonra Kastamonu’ya bizimle birlikte gelen Muharrem Yıldız, yazar arkadaşımız Murat Karasalihoğlu ve bizim birader Bülent Zihnioğlu ile birlikte öğle saatlerinde yola koyulduk. İlk amacımız iş güç nedeniyle uzun süreden beri Kastamonu’ya gelemeyen Muharrem ‘i büyük şehir yaşantısından uzaklaştırıp özüne biraz daha yaklaştıran aktivitelerde bulunmaktı. Hemen herkes Kastamonu şivesi ile konuşmaya başlayıp, özellikle erkekler bir araya geldiğinde sıkça kullanılan, bir şeyi bir yere koymayı ifade eden ve yerel şivemizin anlatım dilinin noktası virgülü gibi olan sözcükler ve cümleler kullanılmaya başlandığında yabancılık ortadan doğal olarak kalkıyordu. Özellikle sütü sağan kişiye aile fertlerinden birinin, sağılan sütün götürülüp pazarda satılması hakkındaki çok bilinen talimatı, otomobil içindeki bizlerin kan dolaşımını allak bulak edecek bir neşeye doğru götürüyordu. Süt satma prosedürünün Kastamonuca ifadesi şöyledir efendim; “Sütü sadın mı? Sadınsa götü pazarda satıve”
Dep dep emekçilerine selam olsun...
Yaralıgöz ilk durak noktasıydı. Ardından Çatalzeytin yolu üzerindeki Hamidiye köyünün yol üzerindeki çeşmesi ve Çatalzeytin. Çatalzeytin’de bir eski dost, Ozan Ozanoğlu ziyaret edilecek ve kısa bir merhaba denilecekti. Buluştuk Ozan’la ve bizim kısa merhaba oldu 3 saat. Eski günler, futbolculuk yılları ve özellikle geçmişte yaşanan pasaj anektotları sohbete ayrı bir tad katıyordu. 80li yılların başlarındaki Kastamonu futbolu ve o dönem birlikte futbol oynadığımkız arkadaşları birer birer anıyorduk. Ve bir de sevgili futbol arkadaşımız rahmetli yorgancı Sebahattin’i sevgi ile yad ettik. Sahi ya, o dönem Gençlerbirliği, Sanayi Esnafspor, Sayın Başeskioğlu’nun kurduğu Kartalspor, Demirspor ve ilçe takımlarımız vardı. Gazi stadının baştan sona yenilendiği ve çim zemin yerine, kuruduğunda betona benzeyen zemin üzerinde futbol oynamaya çalışılırdı. Aslında o günlerin bir diğer özemli futbol mekanı da Merkez Orta okulunun bahçesiydi. O günlerde ciddi bir futbol mentoru olsaydı, ülke futboluna çok fazla yıldız Merkez Orta Okulunun bahçesinden yetişebilirdi.
Ozan hakkında çok merak ettiğimiz bir konu vardı aslında. Şairdi ozan. Şiir yazıyor muydu eskisi gibi ve Gazete yazılarına tekrar başlayacak mıydı? Arasıra şiir yazıyordu, gazete yazılarına da tekrar başlayacağını öğrendik. Ozan’ın tekrar yazmaya başlayacak olması beni gerçekten çok sevindirmişti. Zira, okurun okumaz olduğu bir ülkede yazarın da yazmaz olması, Ülke ve memleket geleceği açısından son derede ürkütücü bir noktaya doğru yol almaktaydı. Sonuçta Ozan yazmaya başlayacaktı.
Ozan’la vedalaşıp Abana’ya doğru yol almaya başladığımızda akşam olmak üzereydi. Aslında hedeflerimizden biri de, Engin Başkan’ın düğün törenine katılmaktı. Ecevit hanında yapılacak olan törende arkadaşlarımız Melih Özel, Turgut Yılmaz ve Fahri Özbek ile buluşacaktık. Bu grubun gazetecilik adına ellerine mürekkep bulaşmasının yanısıra, özellikle; Melih Özel, Murat Karasalihoğlu ve fahri Özbek isimleri birlikte anıldığında akla fotoğraf tutkusu gelmekteydi. Her şeyde olduğu gibi fotoğraf tutkunları arasında da taraf olma kavramı vardır. Son dönem fotoğrafçıları genellikle Nikoncu ve Canoncu olarak ikiye ayrılırlar. Bu grup Canoncudur. İçlerinde bir tek ben Nikoncu olduğumdan, azınlık tarafında kaldım. Olsun benim alet D80. Bu nedenle Hacıveli’de bir şeyler atıştırdıktan sonra, hiç durmadan Küre Ecevit hanına doğru yol almaya başladık.
Bir semboldür Ayılarımız...
Bu arada dağ, bayır, orman derken Kastamonu doğasının vaz geçilmez bireylerinden ve bence Kastamonu’nun doğal hayatının tanıtım sembolü olabilecek Ayı kardeşlerimiz ister istemez sohbetimize konuk oluyordu. Hemen her yerde nesli tükenirken, hala Küre dağlarının doğal efendisi Ayılar, neden Kastamonu’nun sembolü olmasın? Neyse bu da bir başka yazının konusu olsun.
Çok kalabalık olan Ecevit hanında, kısa süre kaldıktan sonra Engin Başkanı tebrik edip yola koyulmak üzere hazırlanıyorduk ki, Ankara Kasderfed Başkanı Hasan Şen karşımızdaydı. Son dönemlerde Hasan Başkan ile Kastamonu’da yapılan etkinliklerde karşılaşıyorduk. Ancak bu sefer Başkanla birlikte, Kasderfed kurucusu ve Onursal Başkanı Kazım Başkan’da oradaydı. Ardından Hasan Başkanla Kastamonu Dernekçiliği üzerine güzel bir sohbet başladı. Hasan başkan’ın ve Ankara Kasderfed’in 23 Ağustos gibi önemli bir etkinlikte Kastamonu’da olmaları gerçekten takdire şayandı.
Derken akşam oldu erken. Döndük kaldığımız konağa. Arkası bir dahaki sefere.
Bilmeyenlere sözlük:
Götü: Kastamonuca götürmek ve getirmek için kullanılan emir kipidir.
</TD></TR></TABLE> |
| |
|
şehrazat
Mesaj Sayısı : 112 Kayıt tarihi : 09/08/08 Yaş : 50 Nerden : istanbul
| Konu: Geri: lan bu kastamonu neymiş Çarş. Ağus. 27, 2008 10:24 am | |
| Hadi gel özümüze geri dönelim... çok güzel bir paylaşım olmuş gerçekten lan bu kastamonu neymiş gerçekten öle memleketimizin değerini ve kıymetini bilmeliyiz | |
|