Ağır
ilkin onun çocuk gözlerine baktım
yıldızlı bir gök dağlara doğru iniyor
tembel tembel soluyan deniz sakin
karanlıkta beraber yürüdük akşam vakti
titrek bir mum ışığı kadar mahzun
yarısı kapalı bir pencereden geliyor bir türkü
kenara çekilip biraz durduk
eskiden o türküden daha mahzunduk
nasıl çatlarsa dal uçları arzuyla
öyle istekle geçiyor bulutlar
kurumuş ağaç kabukları yaşadım diyor
birden başlıyor ıslak sabahlarıyla günlerimiz
dudaklarımız söğüt yaprakları kadar memnun
geceleyin bir çoban ateşinde dünyamız
yanmaya başlıyor kurumuş otlarıyla
ağlamayı unutuyoruz nar çiçekleriyle beraber
soluk soluğa geçen günlerden haber yok
haber yok denizin kıyısında ay ışığından
baudelaire'le birlikte sakin ol diyoruz kedere
bir düşse gözyaşlarımız sabrın kara taşına
tekrar gün ışığına uzanır yapraklarımız
nasıl yaşarsa bir nilüfer çiçeği sessiz
tenha dağ yamacında öyle duruyor kulübemiz
gözlerimizden atmışız düşmanca yaşları
dimdik ayakta duruyoruz biraz mahzun
insansız kıyıların uzağından geçiyor
karanlıktan bir parça koparan rüzgar
bir kuş kanat çırpsa camlara vuracak
bilirim çiçeğe duracak yamaçta ağaçlar
bir cigara yakıp dalacağım biraz
aynen senin dudaklarını söyler kalbim
hep böyle uzaktan bakmayacağız mutluluğa
dans edeceğiz asfaltında şehirlerimin
[url=http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=13832&sair=Ömer Faruk Toprak]Ömer Faruk Toprak[/url] |
Sandikli Pazarindaki Çingene Kadin
Birden animsadin bunca yil sonra
o gördügün badem gözlü
çingene kadini
tam yirmi beş yil önce
Sandikli pazarinda.
Şimdiye kadar hiçbir kadin
öyle bakmadi
meydan okumadi sana;
gözlerini gördün
bir anda sevişip ayrildiniz.
Gökyüzüyle birlikte bakmişti sana,
çaktirmadan araşta esnafinda.
ÖZDEMİR İNCE
Çıkar Maskeni
Sözlerinle gönlümü öyle derinden sarstın
Yüzündeki maskeden seni tanıyamadım
Ölürüm, öldürmekse böyle yapmaktan kastın
Yüzündeki maskeden seni tanıyamadım
Sen bana her şeyinle önce yakın göründün
Sonra hangi sebeple birden düşmana döndün
Güneşimdin gözümde, gün ortasında söndün
Yüzündeki maskeden seni tanıyamadım
Öldürsen de kendinden beni soğutamazsın
Bu ayrılığı asla bana anlatamazsın
Dağlardan büyük aşkım, kaldırıp atamazsın
Yüzündeki maskeden seni tanıyamadım
Bilmem neden bakarsın el alemin sözüne
Hiçbir maske yakışmaz senin melek yüzüne
Bakmaya hasret kaldım zümrüt rengi gözüne
Yüzündeki maskeden seni tanıyamadım
[url=http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=11567&sair=Ramazan Eroğlu]Ramazan Eroğlu[/url]
Kaç Kişiyiz Kendimizde
Pavese, Malcolm Lowry. İkizlerim.
Gece de sonsuz değil,
kötülük de. Ben de denedim.
Lav fokurdarken, gidip geldim
delilikleri. Bin vampir besledim
şuramdaki inde. Sövdüm
ve şehvetle öptüm her Meleği;
ah! Bilemedim.
Kaç kişiyiz kendimizde
Karabasanlar yaşattım
beni sevenlere,
bir hataydım, besbelli.
İçimdeki ölümden
içimdeki ölümden
içimdeki ölümden ürettim her şeyi.
[url=http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=17&sair=Ahmet Oktay]Ahmet Oktay[/url]
Rüzgar Saatleri
Gel benim ruhumun gerçek sesi gel
Yıllardır sönmeyen alevim, korum
Gel benim ömrümün hikayesi gel
Şiirim, sonsuzum, gerçeğim, zorum
Gökle yerin birleştiği kavşakta
Seni bulup bulup kaybediyorum.
İlkin rüzgar değil sanki nefesti;
Bir kez başlayınca estikçe esti...
Sonra bir upuzun karanlık bastı;
Sürdü hep aynı düş, hep aynı yorum
Şimdi duraklarda her akşam üstü
Seni bulup bulup kaybediyorum.
Yitiksin baharlar, güzler içinde
Resimler, şarkılar, sözler içinde
Bazen bir iz görüp izler içinde
Cevap vurgusuyla titriyor sorum
Sonra en tanıdık yüzler içinde
Seni bulup bulup kaybediyorum...
[url=http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=44&sair=Bekir Sıtkı Erdoğan]Bekir Sıtkı Erdoğan[/url]